Tatlandırıcılar

Vücuda giren her türlü basit şekerin karaciğerde yağlanmaya, kanda trigliserid artmasına ve insülin direncine sebep olduğu araştırmalar sonucu kesin olarak ortaya konuldu. Şekerleşme ile hücre duvarları, dokular ve damarlar sertleşerek tıkanabilir ve yüksek tansiyon, kalp krizi, felç ve hatta alzheimer gibi rahatsızlıklar baş gösterebiliyor. Yani şeker sadece kalorisi ve şişmanlatıcı etkisiyle değil ayrıca doğrudan kimyasal yapısıyla da tehlikeli bir ürün olduğundan düşük kilolu kişiler içinde sağlıksız. Zaten bu yüzden aklı başında insanlar, kilo almak isteyen kişilere, kilo almak için otur baklava börek ye, daha olmadı şekerli su iç filan demiyor. Diğer taraftan pek çok toplumda yeme içme alışkanlıklarında kahve ve çaylarında önemli bir yeri var. Ve ne yazık ki çoğu kişiler bu içecekleri az yada çok ama şekerli olarak tercih ediyor. Temel matematik bilimleri ortaya koyuyor ki günde ortalama 5 bardak çay içen bir kişi her bardağa 2 adet kesme şeker atıyorsa aslında 10 adet kesme şekeri kıtır kıtır yemiş oluyor. Ayrıca yediklerine dikkat etmeyen bir kişinin yediği bisküvi, çikolata, şuruplu tatlılar, pasta, meyve gibi ürünleri de hesaba kattığımızda ne kadar fazla aşırı şeker tüketimi ile karşı karşıya olduğunu idrak edebiliriz. Ancak kişi eğer uzun yıllar boyunca her şeyi şekerli içmeye ve yemeye alışmış ise vücut için aniden şekeri kesmek bazen pek kolay olmayabilir. Bu sebeple pek önermeyecek olmakla beraber bazen geçiş aşamasında mecburen tatlandırıcı kullanmak gerekebilir. Ama tatlandırıcıların çoğu ya çok zararlıdır yada azımsanamayacak miktarda kalori içeriyor. Hatta şekersiz diye satılan pek çok sakız bile size bol bol kalori sağlayarak kilo almanıza bile yol açabilir. Tatlandırıcı kullanmak zorunda olunan durumlarda aşağıdaki bilgileri dikkate alarak içeriklerini mutlaka kontrol edin, içlerinden bilindiği kadarı ile Stevia, İzomalt gibi en zararsızlarını ve mümkün olan en az miktarda kullanmayı tercih edin. Doğal Tatlandırıcılar  Genellikle bitkilerden ve bitki köklerinden elde edilip ayrıştırılan maddelerdir. Bu maddelerden bazıları aynı miktardaki şekerden daha az tatlı oldukları halde yine daha az kalori içerdikleri için şeker yerine kullanılabilirler. Bilinen doğal tatlandırıcılar şunlardır: Eritrol , Glisirizin, Gliserol, İzomalt, Laktitol, Mabinlin, Maltitol, Mannitol, Pentadin, Sorbitol, Stevia, Tagatose ve Xylitol. Yapay Tatlandırıcılar Doğal tatlandırıcı molekülleri benzerlerinin laboratuvarlarda yapay olarak sentezlenmesi ile elde edilen maddelerdir. Genellikle sıfır ya da sıfıra yakın miktarda kalori içerirler. İnsan yapısının, gelişimi boyunca karşılaşmadığı bu tür kimyasal maddelere uzun dönemde nasıl tepki vereceğini her zaman doğru biçimde belirlemek mümkün olmadığından bu türden yeni bir ürünün kullanıma sunulması için gerekli yasal izinlerin alınması çok zordur. Kullanımına izin verilen yapay tatlandırıcılar şunlardır: Acesulfame potasyum, Alitame, Aspartam, Siklamat, Dulcin, Neotame, Sakkarin ve Sukraloz. Kullanımına izin verilmiş olması içinizi rahatlatmasın, bunların önemli bir kısmını sadece “zararlı” olarak değil direk “zehir” olarak tarif etmek daha doğrudur.  Ayrıca bazıları soğuk durumdayken biraz zararlı diyebilecek iken sıcak içeceğe koyulduğunda şok zehir etkisi gösterir. Bu sebeple diyet kola gibi içecekler asla sıcak içilmemelidir. Sakkarin (Saccharin, E954) 19. yüzyıl sonlarında Toluen denilen kimyasal maddeden laboratuvar ortamında sentezlenmiştir. Sakkarin şeker değeri 300-400 arasıdır, yani bildiğimiz şekerden 300-400 kat daha fazla tatlıdır. Sakkarinin Zararları En önemlisi başta idrar kesesinde olmak üzere olası kanser yapıcı etkisidir. FDA 1977 yılında yüksek dozda sakkarin alımının hayvanlarda üriner sistem tümörlerine neden olduğu ortaya çıkınca insanlarda sakkarin kullanımının kanser ile ilişkisi olabileceği riski nedeniyle kullanımı yasaklamıştır. Fakat daha sonraları Amerikan Tıp Konseyi kısıtlı kullanımın ( 2,5 mg/kg/gün) sağlık üzerine güvenli olabileceğini bildirmiştir. Yine araştırmalarda Sakkarin'in epitel dokuda yapısal değişikliğe neden olacağı savunulmuş ve bebeğe geçip birikim yapacağı belirlenerek çoğu ülkede özellikle hamile kadınlarda kullanımı yasaklanmıştır. Aspartam (Aspartyl phenylalanine methyl ester, E951) Aspartik asit ve fenilalanin maddelerinden laboratuar ortamında sentezlenmiştir. Aspartam şeker değeri 180 dir, yani bildiğimiz şekerden 180 kat daha fazla tatlıdır. Kalorisi şekerin yarısı kadardır. Aspartamın zararları Aspartamın içinde yüzde 40 oranında sinirsel bir uyarıcı olan "Aspartik asit" yüzde 50 oranında fenilalanin (fazla alındığında beyin için zararlı) ve yüzde 10 oranında "metil alkol" vardır. Metil alkol vücutta kanserojen bir madde olan formaldehite dönüşür. Aspartamın zararları neredeyse saymakla bitmez. İtalya’daki Ramazzini Vakfı 2005 yılındaki deneylerde aspartamın farelerde kansere yol açtığını tespit etti. 1500 farenin yemeklerine Dünya Sağlık Örgütü tarafından öngörülen tüketim miktarı olan kilogram başına 40 miligramın yarısı, yani 20 miligram yapay tatlandırıcı eklendi. Bir süre sonra farelerin kansere yakalanma oranlarında ciddi artış olduğu tespit edildi. Sıcaklık arttıkça moleküler yapısı bozulduğundan pişmiş ürünlere aspartam eklemek ya da aspartamla yemek pişirmek de sakıncalıdır. Dünyada yaklaşık 6000 hazır içecek ve yiyeceğin içinde aspartam bulunmaktadır. Aspartam ne yazık ki çok ucuzdur, örneğin bir tepsi baklavada 2,5 kg. şeker kullanılır, bu miktar 10 TL’ye denk gelirken, sadece 50 kuruşluk aspartam ile aynı tat elde edilir. Aspartamın ayrıca kanser, parkinson, MS, depresyon, kas spazmları, migren, baş dönmesi, halüsinasyon, işitme kaybı ve görme kaybı ile ilişkilendirilmiştir. Asesülfam K (Acesulphame, Acesulfame Potassium, Ace K, E950) 1967 yılında Alman kimyacı Karl Clauss tarfından bulunan Asesülfam K beyaz renkli, kokusuz, kristal yapıda kalorisiz bir tatlandırıcıdır. Şeker değeri 200 dür, yani şekerden 200 kat daha tatlıdır. Ağızda yedikten sonra acımsı bir tat bırakır. Kalorisi düşük ürünlerde tatlandırıcı olarak kullanılır. FDA günlük kullanıma uygun olarak onaylamıştır. Bazı gazlı ve gazsız içeceklerde, süt ürünlerinde, dondurmalarda, reçellerde, jölelerde, fırınlanmış ürünlerde, sakızlarda, bazı sebze turşularında, meyve suyu konsantrelerinde, diş macunu ve ağız spreylerinde kullanılır. Asesülfam K'nın Zararları Muhtemelen kanserojendir. Bazı fareler üzerinde yapılan deneylerde göğüs kanseri olma riskini arttırdığı görülmüştür. Uzun dönemli kullanımda baş ağrısı, depresyon, karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına yol açtığı belirtilmektedir. Sorbitol (glycitol, glucitol, sorbol, E420) Fruktoz ve glukozun hidrojenasyonu sonucu oluşan bir şeker alkolüdür. Sorbitol'ün şeker değeri 0,6 dır, yani neredeyse şekerin yarısı kadar tatlıdır ve kalorisi sofra şekerininkine eşitttir. Elma, kuru erik, kiraz ve üzüm gibi taneli ve tanesiz birçok meyvede bulunan doğal bir karbonhidrat alkolüdür. Yapay olarak glikozdan hazırlanır. Emildikten sonra früktoza dönüşerek aynı yoldan yıkıldığı bilinmekle birlikte, organizmanın bu şekeri ne hızda yaktığı tam bilinmemektedir. Birçok unlu mamüllerde ve şekerleme ürünlerinde kullanılır. Özellikle şekersiz sakızlarda sorbitol sıkça kullanılmaktadır. Sorbitolun Zararları Günlük alım miktarı 30 gramı geçtiğinde hazımsızlığa ve laksatif etkisi ile ishale yol açar. Ayrıca yapılan değişik çalışmalar Sorbitol'ün fazla kullanımının kolon kanseri'ne, mide ağrısına, göz hücrelerinin yapısının bozulmasına, katarakt oluşumuna, böbrek rahatsızlıklarına ve yüksek tansiyona sebep olabileceğini göstermiştir. Mannitol (D-Mannitol, mannite, E421) Mannoz ile fruktozun redüklenmesiyle elde edilen bir şeker alkolüdür. Mannitol şeker değeri 0,5 dir, yani şekerin yarısı kadar tatlıdır, Kalorisi de şekerin yarısı kadardır. Gıda sanayinde, çiklet ve şeker üretiminde tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Bir çok şekersiz diye satılan üründe kullanılır, özellikle şekersiz sakızlarda kullanılır. Mannitolün Zararları Mannitol'un bilinen ciddi zararı yoktur ama bazı araştırmalarda yüksek doz kullanımında beyinde ödem oluşmasına yol açtığı belirtilmiştir. Ksilitol (Xylitol, E967) 1981 yılında Alman kimyacı Emil Fischer tarafından bulunan xylitol yiyeceklerde tatlandırıcı olarak kullanılmaya başladı. Ksilozdan türeyen, 5 karbonlu bir şeker alkolüdür. Xylitol şeker değeri 1 dir, yani şeker kadar tatlıdır, Kalorisi de şeker kadardır. Diş çürüklerine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Doğal olarak meyve ve sebzelerde bulunmaktadır. Sakızlarda, diş macunlarında, ağız çalkalama sularında, öksürük şuruplarında ve boğaz pastillerinde kullanılmaktadır. Xylitolün Zararları Kedi ve köpeklere xylitol içeren sakız vermeyiniz ölümlerine yol açabilir. İnsanlar üzerinde bilinen ciddi bir zararı yoktur, ama her üründe olduğu gibi yüksek doz kullanımında sakıncalar olabilir. Sukraloz (Sucralose, trichlorogalactosucros, E955) Sukraloz doğal şeker kamışından elde edilir. Sukraloz şeker değeri 600 dür, yani şekerden 600 kat daha tatlıdır ve kalorisi çok düşüktür. Sukraloz üretimi sırasında, şeker molekülünün üç hidrojen-oksijen grubu, üç klorin grubu ile değiştirilir. Moleküler yapısından dolayı, insan vücudu sukralozu karbonhidrat olarak algılayamadığından, enerji için parçalayamaz ve kullanamaz. Bu nedenle, sukralozun kalori değeri çok düşüktür. Metalik tat içermez. Her türlü ısıl işleme uğrayabilir yapısı bozulmaz. Tadı şekere en yakın tatlandırıcı olarak bilinir. 1998 yılında ABD'de ve 2004 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde Sukraloz'un tatlandırıcı olarak kullanılması uygun görüldü. FDA sukralozun gebelikte güvenli olduğunu deklare etmiş ve gebelikte kullanımına onay vermiştir. 50 kilo olan bir kişi için günlük toplam 250 mg sukraloz alımı güvenlidir. Sukralozun Zararları Sukraloz'un bilinen ciddi zararı yoktur ama bazı araştırmalarda yüksek doz kullanımında farelerde DNA bozulmasına yol açtığı belirtilmiştir. İzomalt (isomalt, Hydrogenated isomaltulose, E953) Doğal şeker pancarından özel yöntemlerle elde edilen bir tatlandırıcıdır. İzomalt'ın şeker değeri 0,5 dir, yani şekerin yarısı kadar tatlıdır, Kalorisi sofra şekerinin yarısı kadardır. Şeker tadında ve teknolojik özelliklerinde olan Isomalt, diş dostu ve düşük kalorili olması, kan şekerini ve insülin seviyesini arttırmaması açısından, diyabetik hastaları ve şekersiz şekerli ürünler için kullanılır. 70 den fazla ülkede 1800 den fazla gıda ve ilaç ürünlerinde şeker yerine kullanılmaktadır. İzomaltın Zararları Bilinen ciddi bir zararı yoktur, ancak şekerin yarısı kadarda olsa kalori içerdiği unutulmamalıdır. Stevia Paraguay ve Brezilya'da yüzyıllardan beri tatlandırıcı ve tedavi edici özellikleri nedeniyle kullanılan doğal Stevia bitkisi (şeker bitkisi, şekerotu) Japonya'da da otuz yılı aşkın bir süredir milyonlarca kişi tarafından tatlandırıcı ve gıda katkısı olarak kullanılmaktadır. Stevia bitkisinin ihtiva ettiği Steviosid maddesi, vücudumuzdaki tat duyuları tarafından normal şekerin 250-300 katı daha şekerli olarak algılanmaktadır. Bu nedenle bir tutam şeker bitkisi tozu, bir litre çay, kahve veya diğer içecekleri tatlandırmaya yeterli olmaktadır. Japonya'da yıllarca bu bitki kullanılmış ve hiç bir yan etki görülmemiştir. Latin Amerika'da çeşitli ülkelerin halkları da yüzyıllardır bu bitkiyi kullanmaktadır. En son ABD ve Kanada bitki üzerinde yasakları kaldırılarak kullanımını serbest bırakmıştır. Stevianın Zararları Bilinen bir zararı yoktur ayrıca tatlılık oranına göre kullanılacak ideal dozlarda kalorisi yok denecek kadar azdır. Ancak Stevia bitkisinin aşırı kullanımının erkeklerde sperm üretimini azaltarak kısırlığa neden olduğu konusunda çeşitli araştırmalar bulunsa da sonuçları belirginleşmiş değildir. Şahsen bu bitkiyi yoğun şekilde kullanan Orta Amerika ve Japonya'nın nüfus yoğunluğuna bakarak bu araştırmayı anlamlı bulduğumu söyleyemem.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler