Obezite

Şişmanlık (obezite), birçok hastalığın ortaya çıkmasına zemin oluşturan ve önlenmediği takdirde yaşam süresini ve kalitesini olumsuz yönde etkileyen önemli bir sağlık sorunu. Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de şişmanlığın görülme sıklığı ve boyutları gittikçe artmakta. Ülkemizde “Sağlıklı Beslenelim, Kalbimizi Koruyalım” projesi sonucunda, yaklaşık beş erkekten birinin, beş kadından da ikisinin obez olduğu saptanmıştır. Ancak bu sorunu sadece “fazla yeme” durumu olarak ele almak ilerlemeyi engeller. Çünkü obezitenin içinde; yemek yeme(madde) bağımlılığı, açlık korkusu, değersizlik duygusu, acıkınca ezik veya güçsüz hissetme, erteleme sendromu, hayır diyememe ile kendini gösteren sevilmeme korkusu, zayıf kişilere hissedilen öfke, kilo veremeyerek başarısız olacak olma korkusu, spor vb aktivitelerde rezil olacak olma düşüncesi, kendisinden istenilenin tersini yapma dürtüsü, depresyon, küçük mutlulukların bağımlısı olma, mükemmeliyetçilik(ya hep ya hiç), mutsuzluk korkusu, dışlanma korkusu, kıskanılma korkusu, sarkma korkusu, içten içe kendini obez olarak daha çekici veya daha güçlü bulmak gibi bir yada birden çok durumu barındırır. Bu gibi psikolojik faktörlerin yanı sıra obezite yolculuğunda ilerler iken kendi iç organlarına ve hormon sistemine verdiği zararlar ile artık gerçekten doymuyor olma hali (insülin direnci), aşırı yemediği zaman gerçekten güçsüz hissetme gibi faktörler de kişiyi umutsuzlaştırır. Genellikle umutsuz hissetmeye başlayınca ortaya çıkan doğal, sağlıklı, inceltici, kilo verdirici gibi düşünceler ile doğru sandığı yanlışları yiyip içerek umutsuzluk kehanetini iyice pekiştirir. Bu aşamada köyden gelen ballar, doğal zeytin yağları, ev yapımı yağlı yoğurtlar, kahvaltılık gevrekler, suya karıştırılıp içilen şeyler, Ayşe Teyzenin göbeğini eriten çaylar vb önemli rol oynar. Hatta kişi sıklıkla “o kadar fazla yemiyorum ki” diyerek bir savunma refleksi gelişir, oysa ki yediklerinin kalorisi kişinin yaktığı kaloriden ya daha fazla yada pek öyle kilo verdirmeyecek kadar yakındır. Keza kişi eğer bir tür evliya veya peygamber (tövbe) değil ise hiç bir maddeyi(yağ) yoktan var edemeyeceği gibi hiçbir makineyi de enerji(kalori) vermeden çalıştıramaz. Bu düşünce sadece bilimin “enerjinin sakınımı kanuna” aykırı değil ayrıca Allah(cc)’ın kurallarına aykırıdır. Dolayısı ile obezite, sebebi veya sonucu olan psikolojik ve mekanik sorunlar yanında yüksek kan basıncı, yüksek kan kolesterolü, kalp damar hastalıkları, inme, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, artritler ve solunum yetersizlikleri gibi birçok hastalığın ortaya çıkış hızını arttırmaktadır. Aşırı kalori alımı, fiziksel hareketin yetersiz olması ve ender kalıtımsal nedenler şişmanlığın oluşumunda etkindir. Yapılan çalışmalar; şişman anne ve babanın çocuklarının, zayıf anne ve babanın çocuklarına kıyasla 3 kez daha fazla şişman olduğunu ortaya koymuştur. Ancak buradaki durumun sadece %5’i genetik geçişli olup, %95’i ise anne baba ile benzer şekilde besleniyor olmaktan kaynaklanır. Ayrıca yaşın ilerlemesi ile birlikte bazal metabolizma hızının yavaşlaması ve cinsiyet farklılığı da şişmanlığı körükler. Kadınlarda erkeklere oranla obezite daha sık görülmektedir. Peki kimler resmen obez? Birkaç kilo fazlalığı olduğunu düşünenlerin kendilerini hemen obez olarak nitelendirip, çok düşük kalorili diyetleri uygulamalarında sakıncaları var. Öncelikle bireylerin boyuna, yaşına ve cinsiyetine göre uygun ağırlıklarının saptanması gerekmektedir. Şişmanlığı saptamak için çeşitli yöntemler var. En çok kullanılan yöntem beden kitle indeksine (BKİ) göre değerlendirme yöntemidir. Beden kitle indeksine [kg/boy (m2)] göre; 18.5′ in altı zayıf, 18.5-24.9 arası normal, 25-30 arası tombul ve 30’un üzeri ise şişman(Obez), 35’in üzeri ileri obez, 40’ın üzeri tehlikeli ve 45’in üzeri ölümcül obez (Morbid) olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar yaş ilerledikçe BKI değeri kısmen artsa da bu değer 29’un üzerine çıkmamalıdır. Örneğin; 1.70 m boyunda ve 75 kg ağırlığında olan birinin BKİ değeri şöyle hesaplanır: BKİ= 75 / (1.70)2 = 75 / 2.89 = 26 Buna göre bu kişi azıcık tombuldur. Bel çevresinin ölçülmesi de şişmanlığın saptanması için kolay bir yöntemdir. Bel çevresi, erkeklerde 94 cm ve kadınlarda 80 cm üzerine çıkmamalıdır. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm üzerine çıkması metabolik sendrom olarak adlandırılır ve sağlık için riski arttırır. Ayrıca vücut yağının dağılımına göre şişmanlığın iki tipi vardır. Yağın, vücudun alt bölümlerinde, yani kalça ve uyluklarda toplanmasına jinoid (armut tipi) şişmanlık, vücudun üst bölümlerinde toplanmasına ise android (elma tipi) şişmanlık denir. Koroner kalp hastalıkları ve hipertansiyon, bedenin üst kısmı şişman olanlarda daha sık görüldüğünden, özellikle android tip şişman olanların doğru beslenme planları ile uygun ağırlıklarına ulaşmaları çok önemlidir. Şişmanlığın gidermek için uygulanan yöntemler; uygun beslenme planı, bilinçaltı ve davranış değişikliği tedavisi, fiziksel aktivitenin artırılması, ilaç tedavisi ve cerrahi girişimlerdir. Bunların içinde uygun beslenme planı ile birlikte davranış değişikliği ve fiziksel aktivitenin artırılması en sağlıklı olandır. Ancak yaşamı tehdit eden bir şişmanlık söz konusu ise cerrahi girişim de düşünülebilir. Bununla birlikte; konuyla ilgili uzmanların dışındaki kişilerin önerdiği, kişiye özel olmayan, kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan, çok düşük enerjili şok diyetler ile tek tip besine dayalı diyetler, zayıflattığı öne sürülen ilaçlar, gerçek kilo kaybı yerine vücuttan sadece su kaybına neden olan diüretik (idrar söktürücü) ilaçlar, sağlığa zarar veren sözde zayıflama yöntemleridir. Bu uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir. Bu gibi diyetlerin, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, safra ve böbrek taşı, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kuru cilt, saç dökülmesi, saç incelmesi, uyuşukluk, soğuğa karşı tahammülsüzlük, idrarda protein görülmesi, mineral ve elektrolit dengesinde bozukluk, bazal metabolizma hızında azalma gibi sağlığı etkileyen yan etkileri olduğu unutulmamalıdır. OBEZİTE RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN YAŞAM ŞEKLİNE YÖNELİK GENEL ÖNERİLER -“O” duygunuzu boşaltmak için oto hipnoz, yoga, meditasyon vb ne gerekirse yapın. Tıpkı sigara bırakmak gibi, olmadı mı tekrar tekrar yapın. -Yıllar içinde aldığınız kiloların bir ayda gidecek olmasını beklemeyin. -Yiyecek alışverişi için liste hazırlayın, alış verişi tok karnına yapın, yenmemesi gereken besinleri türlü bahaneler ile satın almayın. -Satın alırken enerjisi düşük besinleri seçin (yağlı peynir yerine yağsız peynir vb) -Boş zamanlarda yiyecek atıştırmak yerine egzersiz yapın veya hobiler edinin -Ana öğünleri atlamayın -Yenilmemesi gereken besinleri evde bulundurmayın. Çocuklar istiyor filan gibi bahanelerin işe yaramadığını biliyorsunuz. -Yemekte küçük, salatada büyük tabak kullanın, servis malzemelerini küçük seçin -Tabakta yemek bırakmaktan çekinmeyin, kalanı ara öğünde yersiniz. -Mümkün olduğunca iyi çiğneyin ve yavaş yiyerek lokmaların tadına varın -Lokmalar arasında çatalı kaşığı elinizden bırakın -Yemek yerken başka aktiviteler (TV seyretmek, okumak gibi) yapmayın -Akşam yemeğinden sonra bir şey yemeyerek olabildiğince çok su için -Ödem “vücutdaki suyun fazla olması” değildir. Vücutdaki suyun jöle kıvamında olmasıdır. Bunu atmanın yolu su attırıcılar değildir çünkü bunlar o jöleyi dahada kıvamlı bir hale getirir. Tek yok bol bol su içerek o jöleyi sıvılaştırmaktır. -Özel günlerde düşük kalorili yiyecekleri tercih edin, eğer fazla yenilirse sonraki öğünü sadece salata ve biraz az yağlı peynirle geçiştirin. -Ağır bir sağlık probleminiz yok ise aktivitenizi arttıtın, kısa mesafelerde taşıt kullanmayın, asansöre binmeyin, hızlı tempoyla yürüyün. -Yemek pişirirken düşük enerjili olmasına dikkat edin (etli yemeklere yağ koymayın, yemeklerdeki yağ miktarını azaltın, kızartma yerine haşlama, ızgara veya fırında pişirin vb) -Kilo verme konusunda kendinize güvenin, sabırlı olun, sıkıntıları yiyerek gidermek yerine başka faaliyetlerde bulunun (gitar çalmasını öğrenin, hobiler edinin, kitap okumaya vakit ayırın). Bu konuda ilerlemek isteyenlerin ayrıca “40 Anlam” başlıklı yazıyı okumasını öneririm.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler